İçindekiler
Termofil (Termopylae) Muharebesi, Ahameniş İmparatoru I. Darius’un oğlu, I. Serhas ile Sparta arasında gerçekleşen muharebedir. Bu muharebenin ana nedenlerinden birisi, Maraton muharebesidir. Kralların Kralı olarak adlandırılan Ahameniş İmparatoru I. Darius yenilmesiyle birlikte I. Serhas’ın babasının intikamı almak istemesi ve bir diğer sebebi ise maraton muharebesinin Yunan şehir devletlerinin zaferi ile sonuçlanmasından doğan birtakım isyanların büyümesi ve artık I. Serhas’ın gözünde bu isyanların birer tehdide dönüşmesidir.
Termofil muharebesi, Ahameniş İmparatorluğunun Yunanistan’a ikinci Pers istilası sırasında gerçekleşen 3 günlük bir muharebedir. Muharebe, Sparta kralı Leonidas’ın komutasındaki yunan şehir devletleri ittifak kuvvetleri ile I.Serhas’ın komutasındaki Pers kuvvetleri arasında geçer. M.Ö 480 yılında gerçekleşen muharebe I.Serhas’ın galibiyeti ile sonuçlandı.
O dönemde Ahameniş İmparatorluğu asker sayısı tarihçi Herodot’a göre 2,6 milyon gibi oldukça yüksek sayıları işaret ediyor ise de günümüzde bu rakam 70-300 bin arasında değişkenlik gösterir. Yunan şehir devletlerinin kuvvetleri ise 7,100 gibi rakibine göre oldukça az bir asker sayısına sahiptir.
Herodot’un anlatımına göre Pers ordusu geçtiği yerlerdeki nehirleri kurutur, girdiği şehirlerin tahıl stoklarını bitirirmiş. Bu genel olarak Herodot’un abartmasından kaynaklıdır, günümüzde o döneme ait insan nüfusuna ait verilere bakarak az çok tahminde bulunduğumuzda I. Serhas’ın böyle büyüklükte bir ordu toplaması imkansızdır.
Ahameniş İmparatorluğunun ayak seslerini duyan Yunan ittifakı, Atinalı General Themistokles tarafından ortaya atılan bir savunma planını uygular. Plana göre Pers kuvvetlerini hem karada hem de denizde durdurmak için aynı anda Termofil Geçidi’ni ve Artemision Boğazı’nı savunmayı önermiştir ve böylelikle bu planı uygulamaya koyulmuşlardır. Bu strateji yönünde ilerleyen Yunan ittifakı M.Ö 480 yazında 7 bin civarında asker ile kuzeye doğru yürüyüşe geçmişlerdir.
Atinalı General Themistokles’in, Termofil Geçidi ve Artemision Boğazı’nı seçmesinin başlı nedenleri bu geçitlerin oldukça dar olması. Böylelikle herhangi bir kuşatma veya askerlerin sayısı bir işe yaramayacaktı.
Bu taktik tarihte oldukça popüler bir sayı azaltma taktiğidir. M.S 61 yıllarında Boudica’ya karşı Gaius Suetonius Paulinus tarafından kullanılacaktır.
Savaşa geçmeden önce 2 tarafın askerlerine ve bu askerlerin özelliklerine bakmak gerekiyor.
Serhas’ın Askeri Birlikleri
Ahameniş tarafında döneminin en büyük ve güçlü aynı zamanda çok karmaşık bir ordusu bulunmakta. Bunun temel nedenleri Ahameniş İmparatorluğunun çok geniş bir coğrafyaya hükmetmesi ve ordusunda bulunan askerlerin etnik kökenlerinin oldukça farklı olması. Böylesine karmaşık bir orduyu düzenlemek ve yönetmek oldukça zor olmalı. Ordunun bel kemiğini ise deri zırhlarla kuşanan piyadeler oluşturmakta bu piyadelerin kullandıkları zırhlar Spartalı’lara karşı oldukça ilkel durumda. Öte yandan Ahameniş İmparatorluğunun özel ve efsanevi savaşçıları ölümsüzleri unutmamak gerekir. Bunlar erken yaşlarda ailesinden alınıp oldukça sıkı disiplin ve özel bir eğitim alan askerlerdir.
Onlara ölümsüzler denmesinin nedeni asker sayısının azalmamasından kaynaklıdır. 10.000 kişiden oluşan birlik, birisinin ölmesi durumunda yerine yenisinin getirilmesi ve bu sayının korunmasından dolayı ölümsüzler olarak adlandırılmıştır. Aynı zamanda denizde Artemision Boğazı’na neredeyse 600 gemilik bir donanma ile gelen Ahameniş İmparatoru I. Serhas kesin bir kararlılık ile Yunan Şehir Devletlerine doğru ilerlemekte.
Leonidas’ın Hoplitleri
Spartalıların oldukça vahşi ve sıkı bir eğitim süreci vardı. Eğer bir Spartalı doğduğunda fiziksel bir bozukluğa sahipse doğada ölüme bırakılırdı. Çocuklar genç yaşta ailelerinden alınıp çok sıkı disiplinli bir eğitime tabi tutulurdu. Sparta askerleri oldukça uzun çift taraflı bir mızrak taşırlardı. Mızrakları kırılır veya yakın dövüşe girerlerse kısa kılıçları ile savaşmaya devam ederlerdi. Spartalılar ok kullanmayı korkaklıktan sayar ve sadece mızrak,kılıç ve kalkanlarıyla savaşırlardı. Kalkanları bronzdan oluşmakta, üzerlerindeki zırh ise oldukça ağır ve sağlam metallerden yapılmaktaydı. Askerler birbirine oldukça yakın ve sıkı bir biçimde kenetlenerek falanks sistemiyle savaşıyordu. Ordunun bu birimlerine hoplit deniliyordu.
Eğer bir Spartalı öldüğünde bir mezar taşına sahip olmak istiyorsa ya doğarken ölmeli ya da savaşta hayatını kaybetmeliydi. Spartalılar için savaşmak oldukça kutsal ve önem verilen bir işti. Deniz tarafına bakacak olursak Yunan Şehir Devletleri donanma konusunda oldukça yetenekliydi, dönemin teknolojisinin üstünde gemileri vardı. Manevra ve hareket kabiliyeti yüksek oldukça hızlı gemilere sahiptiler.
Karada General Themistokles’in planına uygun bir şekilde Spartalılar, denizde ise Themistokles’in donanması savunma yapmak üzere hazırlanmakta. M.Ö 480 yılının Ağustos ya da Eylül aylarında I. Serhas, Termofil geçidine ulaşmıştı. Sanılandan daha hızlı gelen I. Serhas, Sparta’lıların yılın bu zamanlarında kutladığı ve kutsal saydığı Karnia Festivaline denk gelmişti ve Karnia festivalinde, Sparta geleneklerine göre savaşmak yasak olmasına rağmen düşmanın kapıya tıkladığını duyan Leonidas festivalin bitmesinin çok geç olduğunu bu yüzden de hemen harekete geçilmesini istedi. Sparta’nın üst düzey yargıçları da Leonidas ile hem fikir olarak onun sadece 300 kişi ile yola çıkmasına izin verdi.
Geri kalan askerler Leonidas’ın yardımına gitmek üzeri festivalinin bitmesini bekledi. Bu süre zarfında Leonidas’ın geçidi tutacağına inanılıyordu. Sparta’dan ayrılan 300 asker böylelikle filmlere konu olmuştur.
Leonidas’ın 300 askeri ve diğer Yunan şehir devletlerinden gelen birlikler ile toplamda 7,100 kişiden oluşan ordu, Leonidas’ın 300 askeri dışında çoğu pek fazla savaş deneyimi ve eğitimi olmayan kişilerden oluşuyordu. Bu yüzden Leonidas şehir devletlerinden gelen askerleri savunmanın gerisinde bırakmış 300 hopliti ile geçidi savunmaya güvendiği askerleri ile birlikte gitmiştir.
1. Serhas karşısında 300 kişiden oluşan bir savunma görünce ilk 4 gün boyunca saldırıya geçmedi ve bekledi. Beklemesinin ana nedeni karşısındaki 300 kişinin bir yem olduğunu düşünmesi ve donanmasının ilk önce Artemision Boğazını geçmesini istemesi. Eğer istediği gibi Serhas’ın donanması ilk önce Artemision Boğazını geçerse hem karadan hem denizden saldırması daha kolay olacak ve daha az zayiat vericektir. Fakat istenilen gibi olmadı Artemision Boğazı, Atina’lı Themistokles tarafından başarıyla savunuluyordu.
Savaş Günleri
4. Serhas 4. boyunca beklerken, Leonidas’a elçiler gönderdi ve silahlarını bırakıp teslim olmalarını istedi. Leonidas’ın cevabı ise “Gelin, alın” şeklinde oldu.
5. Günün erken saatlerinde Serhas’ın artık sabrı tükendi ve ordularına saldıraya geçmeleri için emir verdi. I. Serhas’ın süvarileri ve asker sayısı bu dar geçitte hiçbir işe yaramıyordu çünkü aynı anda sadece 300 kişi savaşabiliyordu. Yani Spartalıların 300 askerine karşı, I. Serhas’ın 300 askeri. Oldukça yoğun bir ok yağmurunu tutulan Leonidas ve Askerleri bronz kalkanları ile bu oklardan kolayca sıyrılıyordu.
Anlatınlara göre oluşan bu ok yağmurundan dolayı askerlerden birisi “Oklar güneşi kapatıyor” diye şikâyet edince Leonidas’ın cevabı “İyi ya gölge de savaşırız” olmuş. Saatlerin ilerlemesine rağmen Serhas’ın askerleri en ufak bir ilerleme kaydedememiş ve oldukça fazla zaiyat verirken Spartılar’da kayıp yok denecek kadar azdı. Sabahın erken saatlerinde askerlerine hücum emri veren Serhas, öğlene doğru askerlerine geri çekilme verdi. Serhas’ın birlikleri oldukça fazla zayiat verirken, Leonidas’ın hoplitlerinde neredeyse zayiat yok denecek kadar azdı.
Karada Leonidas zafer kazanırken, denizde de durum pek farklı değildi Themistokles vur-kaç taktiği ile Serhas’ın donanmasını geri püskürtmeyi başarmıştı.
6. Gün bir önceki günün tekrarı niteliğinde oldu. Serhas bu sefer ölümsüzlerini gönderse de durum değişmedi. Leonidas’ın komutasındaki hoplitler bir adım geriye itilemedi. Artemision Boğazı’da başarılı bir şekilde vur-kaç taktiği ile başarıyla savunuldu.
Yunanlı Epialtes’in İhaneti
6. Gün savaş bittikten sonra Serhas, 300 hopliti geçebilmek için bir yol düşünürken çözüm ayağına geldi. Epialtes adında birisi Serhas’a askerlerini, 300 hoplitin arkasına çıkartacak gizli bir dağ yolu olduğunu söyledi. Gizli geçidi öğrenen Serhas derhal ölümsüzlerini geçide gönderip bunun doğrulunu öğrenir. Gizli geçidin varlığını sadece yerel halkın bildiğini ve bunun bir sorun yaratmayacağını düşünen Leonidas’ın bu konu hakkında bir endişesi olmamasına rağmen oraya ufak bir birlik bırakmıştır. Serhas’ın ölümsüzleri bu birliği ezip geçti.
Leonidas’ın durumdan haberdar olması fazla uzun sürmedi, savaşmak istemeyenleri evine yolladı, geri kalan askerler ile sabah gerçekleşecek son savaşına hazırlanmaya başladı. Leonidas’ın kampına izciler gönderen Serhas, izcisinin söylediklerine inanmakta oldukça zorlandı. Leonidas ve askerleri kaçmak yerine saçlarını tarıyor, beden egzersizleri yapıyor ve yarınki son savaşlarına hazırlanıyordu. Serhas için bu oldukça anlamsız gelmesine rağmen Spartalılarca bu bir gelenekti.
Bu olaydan sonra Yunan dilinde Epialtes “ihanet” anlamında kullanılmaya başladı.
7. Gün güneş doğduğunda 2 taraftan da çevrili olan hoplitler son nefeslerine kadar savaştılar. Savaşın ilerleyen dakikalarında Leonidas artık ölmüştü. Leonidas’ın ölmesi iki tarafında hedefini bir anda değiştirdi. İki taraf da artık Leonidas’ın bedeni için çarpışıyordu. Birkaç dakikanın ardından bütün hoplitler öldü. Serhas, Leonidas hariç diğer askerlerin bedenine dokunmadı. Fakat Leonidas’ın kafasını bedeninden ayırıp bir kazığa oturttu.
Termofil geçidinin düştüğünü duyan Themistokles artık Artemision Boğazı’nı tutmanın bir faydası olmayacağını düşünüp donanmasına geri çekilme emri vermiştir.
Leonidas’ın 300 askeri ile Serhas’ı 2 gün boyunca geçitte tutması tarihe damgasını vurmuş ve Yunan hikayelerinde yerini oldukça onurlu bir şekilde almıştır.
3 gün süren muharebe Serhas için ağır kayıplara neden olsa da sonunda Termofil geçidini geçmeyi başarmıştır. Pers ordusu Boeotia’yı boydan boya geçerek yağmalamış ve daha önceden tahliye edilmiş olan Atina’ya girmiştir.
Pers Donanması karşısında kesin sonuç arayan Yunan İttifakı, MÖ 480 yılında Salamis Deniz Murabesi’nde Pers Donanması’nı ağır bir yenilgiye uğratmıştır. Donanmayı kaybeden I. Serhas, Avrupa topraklarında tuzağa düşmekten çekinerek, açlık ve hastalıktan önemli bir kısmını kaybettiği ordunun büyük kısmıyla Asya’ya çekildi.
Gerideki kuvvetlerinin komutasında General Mardonius’u bırakmıştır. Ertesi yıl Mardonius kuvvetleri Platea Murabesi ‘nde yenilgiye uğradılar ve bu yenilgi, Pers istilasının fiziksel olarak sonunu getirdi. Platea Muharebesi fiziksel olarak Pers İmparatorluğunun Yunan Şehir Devletlerine istilasının sonunu getirse de M.Ö 336 yılında Büyük İskender’in Makedonya tahtına geçmesiyle artık Pers İmparatorluğunun tam anlamıyla sonu gelecekti.
Savaştan Geri Kalanlar
Termofil muharebe alanında günümüzde bazı anıtlar yapılmıştır. Bu anıtlardan birisi Kral Leonidas anısına yaptırılan modern bir heykeldir. Heykelin kaidesinde Kral Leonidas’ın silahlarını bırakmalarını isteyen Pers elçilerine verdiği yanıt yazılıdır, “Gelin, alın” yazar.
3 yorum
Makale gerçekten harikaydı, teşekkürler! Ancak Leonidas’ın cesareti dışında, nemiş oldu merak ediyorum. Bu kadar az sayıda askerin, böylesine büyük bir orduya karşı nasıl bu kadar uzun süre direndiğini daha derinlemesine anlatabilir misiniz? Belki de savaş stratejileri daha fazla ön plana çıkabilir. Herodot’un abartmalarını göz önünde bulundurursak, gerçekte neler yaşandı, çok ilginç!
Yazınız için teşekkürler, tarihi olayları hiç bu kadar detaylı anlatıldığını görmemiştim. Ama Pers ordusunun sayısı hakkında biraz daha detaya girilebilirdi gibi geldi bana. Çünkü Herodot’un rakamlarını biraz sorgulamak lazım, belki de daha farklı kaynaklardan yararlanarak daha sağlam bir verilere ulaşabilirdik. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Gerçekten ilginç bir bakış açısı. Leonidas ve 300 askeri için mükemmel bir övgü, ama bence tarih dersi olarak bakıldığında, bu kadar az sayıda askerin diğerine karşı direnişi aslında daha büyük bir stratejik hataydı gibi görünüyor. Sparta’nın kaynaklarının bu kadar kısıtlı olması, daha fazla asker göndermelerini engellediyse, o zaman bu direnişin gerçekten bir anlamı var mıydı? Savaşmaya değer bir durumdu mu? Daha geniş bir orduyla karşısındaki düşmanı belki de daha kolay yenebilirlerdi. Sizce de öyle değil mi?